Son yıllarda kullanımının giderek artmasıyla adından sıklıkla söz ettiren “probiyotikler”i duymayanımız yoktur herhalde. Öyle ki reklamlarda, marketlerin “sağlıklı ürünler” köşelerinde, sosyal medyada sıkça probiyotiklerin tanıtımıyla karşılaşıyoruz. Peki kaç kişi bu probiyotiklerin tanımını ve sağlığa etkilerini gerçekten biliyor? Bu yazımda size probiyotiklerin ne olduğunu, hangi durumlarda kullanılabileceğini ve sağlığımız üzerine etkilerini genel olarak anlatmaya çalışacağım.
Probiyotikler ağız yoluyla yeterli miktarda alındığında konağın sağlığını olumlu etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Bir mikroorganizmanın probiyotik sayılabilmesi için ise; insan kaynaklı ve canlı olması, güvenilir olması, ağız yoluyla alındığında etkili olabilmesi, konak için zararlı olmaması, antimikrobiyal maddeler üretmesi gerekir. Aynı zamanda probiyotiklerin üretim, işleme, depolama ve dağıtım aşamalarında canlılığını yitirmemesi gerekir. En yaygın kullanılan probiyotikler Lactobacillus ve Bifidobacterium bakterileri ve bir çeşit maya olan Saccharomyces boulardii’dir.
Probiyotiklerin sağlığımıza yararlı etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz;
- Laktoz sindirimine katkıda bulunurlar
- Enterik patojenlere karşı direnç gösterirler
- Bağışıklık sistemini düzenlerler
- Bağırsak kanserini önleyici etkiye sahiptirler
- Kan lipidlerini azaltırlar ve kalp hastalıklarının riskini azaltırlar
Probiyotiklerin etkili olabileceği hastalıklar ise;
- İshalli hastalıklar
- Allerjiler
- İnflamatuar bağırsak hastalıkları
- Kabızlık/şişkinlik/gaz problemleri
- Atopik dermatit
- İnfantil kolik
- Stres/anksiyete
- Helicobacter pylori enfeksiyonu
- Laktoz intoleransı
- Obezite ve diğer otoimmün hastalıklar
Peki probiyotikler tüm bu hastalıklarda nasıl etkili olabiliyor?
Bilinen o ki vücudumuzda bizimle birlikte yaklaşık 100 trilyon mikroorganizma yaşıyor. Sayı ve tür bakımından ise en fazla mikroorganizma bağırsaklarımızda bulunuyor. Son çalışmalara göre bağırsaktaki yararlı bakteri sayısının azalması ve zararlı bakteri sayısının artmasıyla bağırsak bütünlüğü (yapısı/fonksiyonu) bozuluyor , bu da çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabiliyor.
Gıda allerjileri, intoleranslar, inflamatuar bağırsak hastalıkları, otoimmün hastalıklar, diyabet ve obezite gibi bir çok hastalığın temelinde “mikrobiyotadaki değişiklikler”in olabileceği bildiriliyor.
İşte probiyotikler tam da bu noktada devreye giriyor ve bağırsaklarımızdaki yararlı bakteri sayısını artırıp zararlı bakteri sayısını azaltarak mikrofloranın denge haline gelmesini sağlıyorlar.
Obezite üzerinde nasıl bir etkisi var?
Obez bireylerin bağırsaklarında yararlı olan bacteriodetes türlerinin arttığı, zararlı olan firmicutes türlerinin azaldığı ve bakteriyel çeşitliliğin az olduğu tespit edilmiş. Yapılan bir çalışmada 3-4 ay probiyotik kullanımının doygunluk hissini artırdığı, ağırlık kaybı sağladığı, Beden Kütle İndeksi’nde, insülin ve LDL kolesterol seviyelerinde azalmaya sebep olduğu gösterilmiş. Tabii kesin etkinliklerinin gösterilebilmesi için daha fazla insan ve tür/suş çalışmasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Bilinçsiz takviye kullanımından kaçının!
Probiyotik takviye kullanımı hakkında ise bilmemiz gereken birkaç önemli nokta var. Öncelikle kullanılacak olan probiyotik bakterinin cinsi, türü ve suş kodu mutlaka bilinmeli. Üzerinde bu bilgileri ve hangi miktarda bakteri içerdiği bulunmayan ürünler kullanılmamalı. Ne yazık ki marketlerde “probiyotik ürün” adı altında satılan ürünlerin çoğunda bu bilgileri göremiyoruz. Ve bulduğumuz her ürünü probiyotikmişçesine kullanıyoruz. Diğer bir önemli husus her probiyotiğin aynı etkiye sahip olmadığı. Örneğin sizin şişkinlik probleminiz var ve içeriğine dikkat etmeden rastgele bir probiyotik kullanıyorsunuz fakat o probiyotik de alerjik reaksiyonlar için öneriliyor. Bu durumda sizin şikayetleriniz azalmıyor ve fayda sağlayamamış oluyorsunuz. Bu ve benzeri sorunları yaşamamak adına mutlaka konunun uzmanlarından yardım alın ve hekiminize danışın.
“Buraya kadar geldik ama hiç prebiyotik kavramına rastlamadık.” dediğinizi duyar gibiyim 🙂 Prebiyotiklere dair de konuşulacak çok şey olduğu için onlara bir sonraki yazımda yer vereceğim.
Şimdilik hoşçakalın 🙂
KAYNAKLAR
- CEYHAN, N., & Halime, A. L. I. Ç. (2012). Bağırsak mikroflorası ve probiyotikler. Türk bilimsel derlemeler dergisi, 5(1), 107-113.
- GÜLBANDILAR, A., Mehtap, O. K. U. R., & DÖNMEZ, M. (2017). Fonksiyonel gıda olarak kullanılan probiyotikler ve özellikleri. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 10(1), 44-47.
- YILMAZ, M. (2004). Prebiyotik ve probiyotikler. Güncel Pediatri, 2(4), 142-145.
- Bakır, B. O. (2012). Prebiyotik, Probiyotik ve Sinbiyotiklere Genel Bakış. Beslenme ve Diyet Dergisi, 40(2), 178-182.
- Szajewska, H. (2019). Bağırsak Mikrobiyotası ve Probiyotikler, Prebiyotikler ve Sinbiyotikler.
- Bajaj, B. K., Claes, I. J., & Lebeer, S. (2021). Functional mechanisms of probiotics. Journal of microbiology, biotechnology and food sciences, 2021, 321-327.
- İnanç, N., Şahin, H., & Çiçek, B. (2005). Probiyotik Ve Prebiyotiklerin Sağlik Üzerine Etkileri. Erciyes Tıp Dergisi, 27(3), 122-127.
- Arslan, N. (2014). Obezite ile Barsak Mikrobiyotası İlişkisi ve Obezitede Prebiyotikler ve Probiyotiklerin Kullanımı. Beslenme ve Diyet Dergisi, 42(2), 148-153.
- Türkiye Probiyotik Rehberi,2021
Son yorumlar