Google arama motoruna “ketojenik” yazdığınızda “ketojenik diyet örneği”, “ketojenik tatlı”, “ketojenik ekmek”, “ketojenik tarifler” gibi bir sürü sonuçla karşılaşırsınız. Ketojenik diyete olan ilgi sadece buradan gördüğümüz kadarıyla bile her geçen gün artıyor. Ketojenik diyet hakkında merak edilenler yalnızca bunlarla da sınırlı değil. Aramayı biraz daha genişlettiğimizde ketojenik diyetin hangi hastalıklarda kullanılabileceği, kilo vermede etkinliğinin olup olmadığı, olası yan etkilerinin neler olduğu gibi sorularla karşılaşırız. Bilim insanları da yıllardır tıpkı bizim sorduğumuz bu sorular gibi sorular sorarak ketojenik diyet hakkında bilinmeyenleri aydınlatmaya çalışıyorlar.
Ketojenik diyetin tarihçesine şöyle bir göz gezdirdiğimizde bu diyet yaklaşımının aslında pek de yeni olmadığını görürüz. Öyle ki ketojenik diyet 1924’ten bu yana ilaca yanıt vermeyen çocukluk epilepsisinde kullanılıyor. Son zamanlarda ise farklı hastalıkların tedavisindeki etkinliğini ölçmek amacıyla bir çok çalışma yapılmaya devam ediliyor. Ben de bu yazımda ketojenik diyet hakkında merak edilenleri elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım 🙂
Ketojenik Diyet Nedir?
Ketojenik diyet temelde günlük karbonhihdrat alımının ciddi ölçüde azaltıldığı, yeterli protein ve yüksek oranda yağ içeren bir diyet yaklaşımıdır. Etkinliğinin kesin olarak kanıtlandığı tek hastalık epilepsidir. Basitçe açıklamak gerekirse; karbonhidratlardan gelen, beynin ana enerji kaynağı olan “glikoz” vücutta azaldığı için yağ asitlerinden karaciğerde üretilen keton cisimleri vücuda enerji sağlamak amacıyla kullanılmaya başlar. Bunun sonucunda farklı mekanizmalarla epilepsi nöbetlerini kontrol ettiği düşünülen ketozis denilen tablo ortaya çıkar.
Ketojenik Diyet Türleri Nelerdir?
1)Klasik Ketojenik Diyet : En kısıtlayıcı tip olan bu diyette enerjinin %80-90’ı yağlardan gelirken %10’u protein ve karbonhidratlardan karşılanır. Uygulamaya genelde hastanede başlanır.
2)Orta Zincirli Trigliserit Diyeti : İlk defa 1971’de kontrol edilemeyen nöbeti olan 12 çocukta denenen bu diyette enerjinin yaklaşık yarısı MCT (Orta Zincirli Trigliserit) yağından karşılanır. Daha fazla oranda protein ve karbonhidrat tüketimine izin verilir.
3)Modifiye Atkins Diyeti : Günde 10-20 g karbonhidrat alımına izin verilirken, protein serbestçe tüketilebilir. Herhangi bir kalori kısıtlaması yapılmaz.
4)Düşük Glisemik İndeks Diyeti : Günde 40-60 g karbonhidrat alımına izin verilir. Fakat yalnızca glisemik indeksi 50’nin altında olan karbonhidratlar tüketilebilir.
Uygulamada aralarında farklılıklar olsa da tüm ketojenik diyet tiplerinin benzer etkilere sahip olduğu kaydedilmiş.
Ketojenik Diyetin Etkili Olduğu Klinik Tablolar Nelerdir?
- İnfantil spazmlar
- Dravet Sendromu
- Myoclonik-astatik epilepsi
- Lennox-Gastaut Sendromu
- Pirüvat dehidrogenaz eksikliği
- GLUT-1 eksikliği
- Non-ketotik hiperglisinemi
Ketojenik Diyetin Uygulanabileceği Düşünülen Hastalıklar Nelerdir?
- Otizm
- Kanser
- Kafa travması
- Alzheimer
- Migren
Ancak tüm bu hastalıklarda yapılan çalışmalar az sayıda ve genelde hayvan çalışması olduğundan kesin olarak kullanımları söz konusu değildir.
Ketojenik Diyetin Yan Etkileri Nelerdir?
Akut yan etkiler : Diyete başlar başlamaz gelişen yan etkilerdir. Bulantı/kusma, hipoglisemi, aşırı ketozis, asidoz ve buna bağlı letarji görülür.
Kronik yan etkiler : Uzun dönem uygulama sonucu görülen yan etkilerdir. Kabızlık, böbrek taşları, kardiyomiyopati, gelişme geriliği, kilo kaybı, anoreksi, kemik mineral yoğunluğunda azalma, yüksek kolesterol seviyeleri, düşük albümin ve karnitin seviyeleri, enfeksiyon riskinde artış, vitamin ve mineral eksiklikleri (özellikle selenyum), pankreatit gibi daha komplike sonuçları olabilir.
Kimler Ketojenik Diyet Uygulamamalı?
- Pirüvat karboksilaz eksikliğine sahip bireyler
- Primer karnitin eksikliği olan bireyler
- Yağ asidi oksidasyonunda defekt olan bireyler
- Böbrek taşları olan bireyler
- Hiperlipidemisi olan bireyler
Ketojenik Diyet Zayıflama Amacıyla Kullanılabilir Mi?
Veriler incelendiğinde 2018-2019 yılları arasında kilo kaybı için ketojenik diyet uygulayanların sayısında önemli ölçüde artış görülmüş. Bu alanda yapılan çalışmalara bakıldığında ise genelde kısa ve orta dönemli çalışmalar olduğu kaydedilmiş (25 gün-1 yıl arası). Çalışmaların genelinde ketojenik diyet uyguladıktan sonra; vücut ağırlığında, BKİ’de ve vücut yağında kayda değer bir düşüş görülmüş. Fakat bu sonucun ketozisten değil kalori alımındaki aşırı azalmadan kaynaklandığı düşünülüyor. Yapılan çalışmaların çoğunda günlük 500-800 kkal gibi çok düşük kalorili ketojenik diyet uygulanmış. Bu nedenle kilo kaybının diyet kompozisyonundan değil kalori alımındaki azalmadan kaynaklandığı düşünülüyor. Çok düşük enerjili ketojenik diyet uygulamalarında bir çok vitamin, mineral ve besin öğesi eksikliği görülebileceği için çok sıkı medikal izlem yapılması gerekiyor, aksi takdirde yan etkilerin çok daha fazla olacağı bildiriliyor. Kilo kaybı amaçlı yürütülen çalışmaların genelinin küçük örneklemli, kısa dönemli, izlemsiz olmasından ve kontrol gruplarının olmayışından dolayı ketojenik diyetin zayıflama amacıyla kesin olarak kullanımı söz konusu değildir. Daha fazla sayıda ve daha uzun dönemli çalışmalara ihtiyaç vardır.
Özetle; görüldüğü gibi ketojenik diyet, rastgele bazı besinleri diyetten çıkarıp bazı besinleri arttırdığımız bir beslenme şekli değil, başlamadan önce detaylı analiz, başladıktan sonra ise çok sıkı izlem gerektiren kompleks bir tedavi şeklidir. Bazı hastalıklarda doğru uygulandığında yarar sağladığı gibi yanlış uygulandığında çok ciddi sağlık sorunlarına sebebiyet verebilir. Uygulamanın başından sonuna kadar hekim, eczacı ve diyetisyenin bir arada olduğu multidisipliner bir yaklaşım izlenmelidir. Sadece zayıflama amacıyla denenecek olsa bile mutlaka bir doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanmalıdır. Benim şahsi görüşümse; uygulaması bu kadar zor olan bir diyetin zorunluluk olmadığı müddetçe uygulanmaması gerektiği yönünde. Eğer doktorunuz ve diyetisyeniniz uygun görürse onların kontrolünde uygulayabilirsiniz aksi takdirde kendi başınıza uyguladığınızda bedeninizi kötü etkileyebilirsiniz. Her zaman olduğu gibi hedefimiz sağlıklı beslenme ilkelerine uygun bir beslenme planıyla sağlığımızı koruyarak hedef kiloya ulaşmak olmalı.
Sevgiler 🙂
KAYNAKLAR:
- Dhamija, R., Eckert, S., & Wirrell, E. (2013). Ketogenic diet. Canadian journal of neurological sciences, 40(2), 158-167.
- Masino, S. A., & Rho, J. M. (2012). Mechanisms of ketogenic diet action. Jasper’s Basic Mechanisms of the Epilepsies [Internet]. 4th edition.
- Boison, D. (2017). New insights into the mechanisms of the ketogenic diet. Current opinion in neurology, 30(2), 187.
- Barzegar, M., Afghan, M., Tarmahi, V., Behtari, M., Rahimi Khamaneh, S., & Raeisi, S. (2021). Ketogenic diet: overview, types, and possible anti-seizure mechanisms. Nutritional neuroscience, 24(4), 307-316.
- Hartman, A. L., & Vining, E. P. (2007). Clinical aspects of the ketogenic diet. Epilepsia, 48(1), 31-42.
- Sinha, S. R., & Kossoff, E. H. (2005). The ketogenic diet. The neurologist, 11(3), 161-170.
- Drabińska, N., Wiczkowski, W., & Piskuła, M. K. (2021). Recent advances in the application of a ketogenic diet for obesity management. Trends in Food Science & Technology.
- Yancy Jr, W. S., Olsen, M. K., Guyton, J. R., Bakst, R. P., & Westman, E. C. (2004). A low-carbohydrate, ketogenic diet versus a low-fat diet to treat obesity and hyperlipidemia: a randomized, controlled trial. Annals of internal medicine, 140(10), 769-777.
Son yorumlar